Kırık kalpli bir yolcuyum,
hüsran denizlerinde... Alabora olmuş bir gemi
tarumar halde mürettebat
ve denize saçılmış
çil çil hüzünler dalgalanırken gözlerimde,
baş döndürücü bir rüzgar getiriyor kokunu...
Ve mehtap,
senin için,
seninle var olan mehtap da yok artık.
Gün ışığı ardından ufukta beliren
gözlerin acıtıyor gözlerimi,
sol yandan vuruyor ince titrek bir sancı.
Samimi düşünceler geçerken aklımdan
gözlerimde canlanan hayalin
raks ediyor denizde tüm güzelliğin
ve de alımlılığınla
Geriye kalanlar hep acı vermiyor aslında.
Tatlı bir tebessüm beliriyor bazen yanaklarımda.
Zor ama haz verici...
Mfk
Hâlim hâl değil hâlden de öte;hâlden anlayan da yok hâliyle... Hokkası kırık,diviti kayıp...
29 Kasım 2013 Cuma
27 Kasım 2013 Çarşamba
İMGE
Aslında yalnızlık bir gelin allı-pullu
Dökülür yanaklarımdan zamansız
Son nefesinde bile bakir dulu
Bıraktığı gibi kafirin imansız
Dökülür yanaklarımdan zamansız
Son nefesinde bile bakir dulu
Bıraktığı gibi kafirin imansız
26 Kasım 2013 Salı
YANLIŞIZ BİZ !
Yanlış sevdik arkadaş!
Verdik her şeyimizi
Bütün özenimizi
Kalbimizi çabuk açtık gözlerimiz yerine
Soyulduk Arkadaş !
Yanlış sevdik arkadaş!
Sevdiremedik kendimizi
Bir bakışa
Belki de bir görüşe
Yıkıverdik bendimizi.
Yanlış sevdik arkadaş!
Erken düştü gardımız
Bıkmadık sevdik
Üzülsek de sevdik
Acıyla doysa da karnımız
Yanlış sevdik ulen
Çıktı Canımız.
Yanlış sevdik arkadaş!
Hangimiz alabildik verdiğimizi?
Üstelik alma niyeti bile olmadan
Hangimiz böbürlendik
Kibir eyledik sevgimizi?
Çok sevdik arkadaş!
Şayet her sevilen gidecekse
Şayet buna kibir denecekse
Varsın densin
Çoook sevdik arkadaş!
Yanlışız biz arkadaş, yanmış
Her doğru sözümüz
Örnek alınası özümüz
Şu kapkara gözümüz
Adadığımız Ömrümüz
VEFAsızlar içinse...
Yanmışız Biz Arkadaş, YANMIŞ..!!
İMDİ
Şimdi AŞK;
Nemli bir gecede kıyıya vuran çığlık misali.
Kulakları sağır edercesine sessiz,
Suskunluktan ölecek gibi gürültülü.
Şimdi Aşk;
Senli sahillere denizin gelmemesi,
Okyanusun ortasında susuzluktan kurumak,
Çöl vahalarında tir tir donmak sanki.
Şimdi Aşk;
Gecelerce senli nöbetleri beklemek.
Müstehçen bakışlardan kaçıp
Namahrem anılarda seni düşlemek.
Şimdi Aşk;
Kör umutlar besleyip, sahte yaşantılar sürmek.
Yokluğun, varlığındandır diyerek,
Yıkılmamak için kendi beynini kandırmak.
Şimdi Aşk: çok tuhaf, soğuk ve ıslak...
Şimdi Aşk: kanı soğrulmıuş bir kalp...
Şimdi Aşk: bir umut, bir düş, bir yalan, bir dua belki...
Şimdi Aşk: saf bir beyni kör umutlarla yürütmek.
Ve şimdi Aşk, nemli Bir sensizlik...
Mfk
Manidar
Aşina olmadığım o güzel çehren
Mehtapta parıldayan Aşk timsali bu gece
Bilincin her ne kadar yabancı gelse de
Sen de müptelasın bu haz verici duyguya
Nefesini koklasam..;
Aşk kokocak kadar
Dibine vurmuşsun.
O hiç görmedğim gözlerine baksam..;
Kör edercesine Aşk parlıyorsun.
Hadi.! Aşkı kur sabaha Sevgili.!
Aşık uyanalım bu güne...
Mfk
23 Kasım 2013 Cumartesi
İÇİNDE
Daha çok özlüyoruz
günler geçip gittikçe,
Zaman,mekan ve aşk hayret içinde.
Sen benden geçip de gidince
Hayret hayret içinde,nefes darlık içinde.
Daha çok seviyoruz günler geçip gittikçe,
Gündüz akşam ve gece ziyan içinde.
Sen beni bırakıp da gidince,
Ziyan ziyan içinde,ömür hazan içinde.
Daha çok bekliyoruz günler geçip gittikçe,
Sabır,sükut ve kelâm alev içinde.
Sen bana hiç gülmeden gidince ,
Alev alev içinde,gönül yangın içinde.
Daha çok ölüyoruz günler geçip gittikçe,
Kefen tabut ve toprak firkat içinde.
Sen bana yâr olmadan gidince ,
Ölüm ölüm içinde,gönül mezar içinde.
Zaman,mekan ve aşk hayret içinde.
Sen benden geçip de gidince
Hayret hayret içinde,nefes darlık içinde.
Daha çok seviyoruz günler geçip gittikçe,
Gündüz akşam ve gece ziyan içinde.
Sen beni bırakıp da gidince,
Ziyan ziyan içinde,ömür hazan içinde.
Daha çok bekliyoruz günler geçip gittikçe,
Sabır,sükut ve kelâm alev içinde.
Sen bana hiç gülmeden gidince ,
Alev alev içinde,gönül yangın içinde.
Daha çok ölüyoruz günler geçip gittikçe,
Kefen tabut ve toprak firkat içinde.
Sen bana yâr olmadan gidince ,
Ölüm ölüm içinde,gönül mezar içinde.
20 Kasım 2013 Çarşamba
ZAMİR
İnsanın hayatla arasındaki bağlaç
Şahsa münhasır bir zamir ise
İlk anlamıyla bu tekil çoğullukta
Kim kaybetmez ki birinci tekilini
Üçüncü çoğuldan buraya kadar
İnsan kaç kare hayattan kopar
Yalnız birinci tekillik kalsın elimde
Ben !!!
Bağlaçsız ben...
Sen de yoksun
Biz de
O da yok Siz de
Ve Onlar da yok
Ben varım tüm tekilliğimle
O: hayat yok seninle birlikte
Onlar yoklar
Siz yoksunuz
Biz yokuz...
Ben varım
Kendimle ben varım
Biz varız ötesi yok
İşte hayat;
'Ben' i 'kendim' ile bağlayıp
'Biz' yapacak kadar yok...
Oysa ben varım
Kendimle...
Dönüşüp duruyoruz ha bre
Fakat kendimde değilim.
Kendim de...
Mfk
Şahsa münhasır bir zamir ise
İlk anlamıyla bu tekil çoğullukta
Kim kaybetmez ki birinci tekilini
Üçüncü çoğuldan buraya kadar
İnsan kaç kare hayattan kopar
Yalnız birinci tekillik kalsın elimde
Ben !!!
Bağlaçsız ben...
Sen de yoksun
Biz de
O da yok Siz de
Ve Onlar da yok
Ben varım tüm tekilliğimle
O: hayat yok seninle birlikte
Onlar yoklar
Siz yoksunuz
Biz yokuz...
Ben varım
Kendimle ben varım
Biz varız ötesi yok
İşte hayat;
'Ben' i 'kendim' ile bağlayıp
'Biz' yapacak kadar yok...
Oysa ben varım
Kendimle...
Dönüşüp duruyoruz ha bre
Fakat kendimde değilim.
Kendim de...
Mfk
HÜZNÜN DİLSİZ MASALCISI
Masalda hüzün şarkıları doluyordu yüreğine küçük körpe kızın. Yaslandığı omuzda, gözleri hafif kısık ve nemli idi. Yaşantısını okuyan cümleler daha da acıtır olmuştu içini. Artık kelimeler gözyaşlarının arkasından havada uçuşuyordu. Ama sessizdi hıçkırıkları, gözyaşları suskun ve hissedilmezdi. Ağlıyordu körpe ama hissettirmeden, acıtmadan, üzmeden ağlıyordu. Oysa ki masalcı, hiçbir şeyden haberi olmadan, bütün duygusuyla okumaya devam ediyordu aşk masalını. Kelimeleri daha vurgulu, daha duygulu okudukça, küçük körpe kız harap oluyordu içten içe.Oysa masalcı inanıyordu kitapta yazan her bir zerreye ve yaşıyordu yüreğiyle en ayrıntısına kadar.
Küçük körpe kız masal devam ettikçe üzülüyor, daha da içine akıtıyordu gözyaşlarını. Çünkü okunan mutlulukları hiç yaşayamayacağını, telafuzdaki duygunun eninde sonunda solacağını, ve somut olarak da gördüğü gibi, bu aşk masalının da bir sonunun olduğunu biliyordu. Çünkü artık dayanılmazdı kulağını tırmalayan aşk kelimeleri ve katilceydi bu dinleşiyi sürdürmek. Ona bunu yapamazdı, kitap bittikten sonra masalcıya kıyamazdı. Ama daha önce, kitap bitmeden hiç kaldırmamıştı başını masalcının omuzundan. Birden hain bir çelişkiye düştü. Bir yandan masalcıya acıyor onu kırmak, incitmek istemiyordu, öte yandan artık dayanamayacak kadar acı çekiyordu masalcının omuzunda.
Masalcı gayet havasında devam ederken aşk masallarına, ara sıra duraklıyor, ilk önce gözleriyle kendi okuyor, daha sonra devam ediyordu. Körpe kız bunu fazla umursamıyordu, onun için sadece çektiği acı ve vereceği acı vardı uçsuz bucaksız düşüncelerinde................
Umulmaz bir kıpırdanış, bu birlikteliğin gidişatını katlanılmaz derecede değiştirecekti. Masalcı bunu en başından tahmin etmişti. Ve öyle de oldu.Masalcı tam aşk masallarının baharına gelmiş gibi okurken o özlü ve yanık kelimeleri, körpe dayanamadı çekti başını masalcının huzur bulduğu omzundan. Masalcı irkildi ve birden göz göze geldiler. Fakat bu sefer gizlenmemiş bir günah vardı körpe kızın yanağında. Bir damla gözyaşı neleri anlattı masalcıya kısacık bir zamanda. Tüm soğukkanlılığını koruyarak suskunluğundaki feryatları duyurmak istedi. Küçük körpe kız henüz anladı neden bazı bölümleri atladığını. Bu, gün ışığı gibi açıktı masalcının gözlerinde.
Çünkü o: '' HÜZNÜN DİLSİZ MASALCISI'' idi.
Artık vakt-i hüsran gelmiş, yollar ayrılmıştı çoktan hiçbir şey anlatılmadan, işitilmeden.
Çünkü gizlenmemiş bir günah vardı ortada: ''MELEKLER AĞLARSA MASALCI DİLSİZ KALIR''
DERDİM
Nicedir içimdesin sen,
Kirlenmiş katillerin hüznü gibi.
Kıyıya vuran gemi enkazları
Ya da yıkılmaya yüz tutmuş
Harabe bir evin anlattıkları...
Nicedir yoksun, tüm varlığınla
Soru işaretlerine cevpların hep üç noktalı,
Kelimelere sığmaz,
Ağza alınmaz haldesin..
Aslında yokluk bile senden daha var
Bir kurtulsam
Ahh bir bıraksan beni,Kendini
Belki mana yüklerim o zaman
Yokluğuna bakarak
Ve sana;
''Nesin sen, hüzün müsün, özlem mi
Yoksa Aşk mıısın sen? '' derdim
Gerçekten nesin sen en belirsiz derdim?
Körpe bir çocuğun aşkı gibisin
Sığmazsın ki o çocuk kokan laflara
Gözden ırakta mana da bulmazsın,
Hissimin parmağı kırılmış sanki,
Hiçbir şeyi işaret etmez oldun,
Göğsümde ağır bir oturgansın,
Yerleştin de kalkmaz oldun..
Nesin sen öyle hem acısın hem tatlı
Her ne isen bilesin özrün bile kabahatlı
Nesin Allah aşkına adın binbir kanatlı
Hüzün desem değilsin, coşku hiç değil
Hem ağlar hem gülersin, yazık ki eş zamanlı.
O vakit bak hadi taa gözlerime
Sukût ederek anlaşalım
Bilirim az buçuk tatmim etmek zordur
Fakat hadi bir bak bana kendini
Belki, belki bu sefer anlarım seni
Belki anlar da ağlarım seni...
-MFK-
18 Kasım 2013 Pazartesi
KELİMELERİ ABARTMAYIN
Kelimeleri abatrmayın
Yüz vermeyin şunlara
Olmadık anlamla kabartmayın
Sonra şımarıp saklanıyor her biri
İçinde kalıyor her şey diri diri
Sadece susun, ağlarken bile
Şşt.. Bakın kalp nasıl da geliyor dile
Kelimeleri abartmayın
Atın bütün sözlükleri
İnsanlık tek kelime: o da sevmek
Bir kere de olsa sevmişsen
Sen İnsansın demek
Kelimeleri abartmayın
Bırakın içinizde kalsın kifayet
Soyunun! Çıplak gezsin kalbiniz
Hem hangi kaftan olur aşka kıyafet
Kelimeleri abartmayın
Bence sizde kalsın bütün düşünceniz
Anlaşılır zaten birgün düşünce siz
Kelimeleri abartmayın
Ki Aşk'ı ağlatmayın
Kelimeleri abartmayın...
~MFK~
AŞK OLSUN
Hayatın tuz ruhu katılmış ama tuzsuz, hırçın ve düzenbaz politikalarına karşın, gönlün nur ile damıtılmış hoşgörüsüyle yaşamak, bir delinin ipiyle kuyuya inercesine itici ve de tercih dışı olmuş zamane insanlarında. Mazinin en kutsal miraslarından olan Aşkı bile keyf-i alemlerine alet edinip, günümüzde aşkın adını uçkur sevdası olarak nitelendirilir duruma düşürmekle kalmayıp, halka açık meralarda otlar olmuşlar- tabiri caizse.
Zaman geçtikçe, kalplerin kararmasına, insanların duygu denen ruhu rahatlatan soyutlukları terk etmesine neden olan nedir acep? En basitinden bir futbol müsabakasında, taraftarın güçsüz takım lehine tezahürat etmesi bile insanlarda halen duygu açısından çalışır bir kalbin mevcut olduğunun göstergesidir. Nitekim zamane fanilerinin çoğunda bu bile eksik! Gerek bireysel gerekse toplumsal olarak huzurlu bir hayatı, Mantık denilen beyin uzuvlarıyla iten insanların, malesef hayat meşkalesi gücün, dolayısıyla paranın yanında olarak, rant sağlamak, bireysel olarak keyif mercisine alel acele ulaşmak olmuştur. Oysa asıl keyfin ve ruhî tadın kalbî mertebelere yükselmek olduğunu bilselerdi, kanatiniz olsun ki dünya duygu seline kapılırdı. Çünkü o kadar saf ve zeki bir milletiz.
Her zaman derim ki '' Her şeyin eskisi güzeldir.'' Çağın, ileri gelen teknoloji sayesinde insanlara sağladığı avantajların elbette farkındayım. Lakin şöyle bir düşündükten sonra çağın getirdiği faydanın zararı karşılamadığı kanatindeyim. Misal verecek olursak, telefonun hayatımızdaki önemi küçümsenemeyek kadar hayati olmuştur artık. Yedisinden tutun da yetmişine kadar telefon sahibi olan bireylerimiz var. Fakat bu bireyler eş, dost, akran, arkadaş ile mecazi açıdan bir bağ içerisindedir ki bir tek tuşla kesilebilir. Hele ki günümüzde, ne yazık ki moda haline gelmiş olan telefon aşkları ne de kutsal bağdır(!). Aşkı telefonda yaşamak kadar gerici bir uygulama görmedim. Henüz görmediği, tam olarak tanımadığı, dokunmadığı, solumadığı bir insanı kalbinde baş tacı yapan(!) insanlarımız var bizim. Bu geçmişte olsa ve zamane şartları nedeniyle şiirlerle, mektuplarla Aşk yaşansa daha gerçekçi ve hazlı değil midir? Aşkın somutluğu günümüzde dokunmalar, öpüşmeler, sevişmelerken, mazide şiirler, mektuplar ve böylece ileri gelen edebiyat düzeyi değil midir? Lakin duygusuzca mantıklanmış bir söze göre '' Aşk karın doyurmaz.'' Doğrudur Aşk karın doyurmadığı gibi hiç kimseye hormonsal dürtülerini aşk üzerinden geçiştirme hakkı da vermez. Nitekim AŞkı kutsallığıyla, duygularıyla, KALBİYLE yaşayan insanlar vardır.
Vel hasıl-ı kelâm, konu AŞk olur da, kifayetler kelimelere sığar mı hiç ? En azından benim lugatımda öyle...
AŞK OLSUN ...
~MFK~
17 Kasım 2013 Pazar
AŞKA ADIM KALA
Duyun! Tüm çektiklerim olsun Aşka feda
Ömrüm kalsın isterim Aşkta hoş bir seda
Güneşe, aya, aşka, insanlara Elveda..!
Gönlüm tatsın isterim aşkta son bir sefa.
Sessiz ve temiz bir veda olsun istedim.
Çünkü, hiçbir şafak kandıramadı ay beni.
Uykusuzluktan sabaha da küsmedim,
Hadi! Nefes ver de Ay Beni..!
Oysa, Aşka adım kala...
Neyse, Aşka adım kala!
Geriye bir adım kaldı;
Ferhat'a yarılan dağ,
Deliye çöller bağ,
Yusuf'a eski bir çağ kaldı.
Yeniden doğmak da neden?
Hangi ateş çıktı ki külden
Fanilikte sağ kaldı ?
Aşka adım kalmıştı...
Adım Aşka kaldı..!
~MFK~
Aşkın Demi
Ben Aşkı demli severim
İki tebessüm yeter tatlandırmaya
Ama karıştırmayın sakın
Çöksün kalbimin dibine
Çünkü mutlu sonları severim
Demli bir çay içilir şimdi
Kaşıksız olsun
Bir de Aşk isterim yanına
Kazıksız olsun...
M.F.K
Aşina
Olunca aşinası bir demet kırmızı gülün
Susar mi gönlüne konan aşk bülbülün
Bahardan ısmarlanmış misk kokusu gülün
Âşıka her gün her gece dernek düğün.
Peşindeyim
Bir umudun cenderesindeyim
Çaresizlik ateşinden fazla yanar tenim
Bir dermanın derdindeyim
Ne anladım olanı ne çözdüm düğümü
Kör topal bir düş ile eşiğindeyim
Bir hayalin peşindeyim
Yoklugundan susadım döner ferim
Bir aşk fermanısın yazar silerim
Ne gördüm geleni,ne anladım gideni
Anlamsız bir gidişin peşindeyim
h.e&a.d
O Hece
Kasım aralık deyince birden düşer Cemre,
Kimine havaya kimine suya veya yere.
Sonbahar aşk ile gözlerimden süzülünce,
Hayalin düşer;güne,geceye ve düşe.
Ezelden gelip ebede giden hakiki Gülce,
Oysa şarkısı söylenen miadi üç günde dolan bir günce.
Kaçmayacağım öldür beni gönlünce,
Çok Elif miktarı çektirir her ömre o tek hece.
Çok Elif miktarı çektirir her ömre o tek hece.
h.e&a.d
16 Kasım 2013 Cumartesi
Kalemî
Al kalemi Kalemî/Fethet gönül kale'mi/
Yaz aşkını gönlüme/Ebediyyen orda kal-emi.
(Kalemî)
At kalemi Kalemî/Fethedemezsin gönül kale'mi/
Aşk yazılmamışsa gönlüme/Ebediyyen uzakta kal-emi.
( Kelâmi)
Bir gün gelecek Aziz Kudüs!
Bir gün gelecek Aziz
Kudüs!
Aşdot Limanından kalkacak gemilerin
Ve Gazze'li çocuklar ellerinden taşı bırakıp
Gül saçacaklar dünyaya…
Bir gün gelecek Aziz Kudüs!
Ambargo altında kıldığın namazlara,
Şükür secdeli cemaat olacağız.
Arafat’ta orada olacak;
İlk safta duracak namaza…
Ömer Muhtar kâmet getirecek ,
Filistinli Bilal’ler şakıyacak minarelerinden;
Kullar Mescid-i Aksâ’ya diye…
Bir gün gelecek Aziz Kudüs!
Mukaddes emanete ortaklığımız,
Kadim dostluğumuzla pekişecek.
Ve Müslümanlar yanmayacak Arakan’da…
Şam’da okunacak ezanla;
Rabiat-ül Adeviyyede zikre durulacak…
Çeçen mücahitlere de selâm edeceğiz,
Kenyalı Abdullah’a da…
Dünya Gül kokacak Aziz Kudüs!
Mekkeli yetime inen;
Kitab-ı Mukaddesin dediği olacak
Ve kahrolacak İsrail!...
Aşdot Limanından kalkacak gemilerin
Ve Gazze'li çocuklar ellerinden taşı bırakıp
Gül saçacaklar dünyaya…
Bir gün gelecek Aziz Kudüs!
Ambargo altında kıldığın namazlara,
Şükür secdeli cemaat olacağız.
Arafat’ta orada olacak;
İlk safta duracak namaza…
Ömer Muhtar kâmet getirecek ,
Filistinli Bilal’ler şakıyacak minarelerinden;
Kullar Mescid-i Aksâ’ya diye…
Bir gün gelecek Aziz Kudüs!
Mukaddes emanete ortaklığımız,
Kadim dostluğumuzla pekişecek.
Ve Müslümanlar yanmayacak Arakan’da…
Şam’da okunacak ezanla;
Rabiat-ül Adeviyyede zikre durulacak…
Çeçen mücahitlere de selâm edeceğiz,
Kenyalı Abdullah’a da…
Dünya Gül kokacak Aziz Kudüs!
Mekkeli yetime inen;
Kitab-ı Mukaddesin dediği olacak
Ve kahrolacak İsrail!...
15 Kasım 2013 Cuma
Tabut
Tabutum ağır olacak Sevdiğim!
Ama kolay sığacağım mezara
Henüz doğmamış ama
Kocaman bir aşk taşıyorum yüreğimde!
Anlasana... Ö(z)lüyorum
14 Kasım 2013 Perşembe
Sevda Nüshası
Tükenmeyecek bir kalemle yazılan,kırılmaz yırtılmaz bir
sevda nüshasıdır Aşkın.
Ey vakitsizce gelip vaktiyle kaybettiğim tüm vakitlerin
telafisi!
Yanışım Sana,yakarışım O’nadır.Çünkü yokluğun kerahat vakti uyuyup uyanmak yorgunluğuydu ve delirmek üzere oluştu.Adımlarımın sana,yolun adının hasretine düştüğü bir akşam da yazılan mektup Sevgili! Diye başlayıp aynı hatıralarda buluşalım diye son buluyordu.Ve anınca seni gözlerin geliyordu aklıma,gidiyordu aklım.Anlıyordum ki Yâr’in gözlerinden ne kadar uzaktaysan işte o kadar gurbettesindi.Her gece çalıyordum kapını,kapında söyleniyordum “anlasana işte geldim,anla sana…”Her gece ne kadar karanlıktıysa yokluğunda Gül yüzü görmüyordum.Yine anlıyordum ki “Seni görmeyince dünya gözüyle;perdeydi yeryüzü tüm güzellere”… Hal bu ya göze güzel gelen gönle güzel gelmeyince neylesindi.Dünya dönüyordu;başımı döndürüyordun,dünya dönüyordu;sen dönmüyordun.Dedim ya “Tükenmeyecek bir kalemle yazılan,kırılmaz yırtılmaz bir sevda nüshasıdır Aşk’ın”, Senlerce yıllar geçsin diliyorum
Dilime pelesenk oldu adın
Kalbimi peri-şân eyleyen kadın...
Yaklaşıyorum
Her gece bir intihar sanki
Adının olmadığı
Bir gündüze yaklaşıyorum
Betimlenmiş son şafak vakti adın
Işığı gördükçe
Ölüme yaklaşıyorum
Her akşam bir kayboluş sanki
Kayboldukça seni buluyorum
Kapkaranlık bir yerdesin,saklısın
Zifir bulandıkça
Sana daha çok yaklaşıyorum
Her yağmur bir sürükleniş sanki
Islandıkça vuslata uzaklaşıyorum
Buz gibi bir mesafede vuslatın
Sırılsıklamım senden
Islakça uzaklaşıyorum
Her gece bir intihar sanki
Yine senin olmadığın
Bir sabaha yaklaşıyorum
Gönlüme aşkla kazınmış adın
Seni düşündükçe
Ölüme yaklaşıyorum
h.e & a.d
h.e & a.d
13 Kasım 2013 Çarşamba
Ayrılık Olmasaydı Kavuşmak Neye Yarardı ?
Dünya bilmem ne taraftadır
Benim gönlüm O araftadır.
Gözden ırak olan gönülde sıcak olur.
Tarifsiz duygular,kelama aksetmeyen hisler yalnız kalındığında yaşanır.Göz göze geldiğinde susar dilin,gönlün kötürüm derecesinde tutulur,lâkin sevda gönül hareketidir,durması uygun değildir.Sevda gönülde yanan bir ateştir.Çok defa yakar,çok defa yanarsın.Aşkın çekiciliği de alevlerindendir.
Oldum aşkının emrine amade
İster âşık de ister âmâ de...
Ayrılık olmasaydı kavuşmak neye yarardı?
Neye yarardı özlemek ?
Hasret diye bir mefhum olmasaydı aşk bu kadar güzel yaşanır mıydı?
Vuslat mertebesi olmasaydı bu kadar çok sevilir miydi?
Aşktan ayrılığı çıkarın,dolayısıyla özlemeyi,hasreti ve vuslatı çıkarın ne kalır geriye?
Göz göze gelen aşk dönüp bakmadan gitmedi mi hep?
Birlikte olmak,birbirine sadık olmaktır,birbirine bağlı olmaktır.
Göz görmeyince gönül daha çok bağlanır.
Aşk bir birine bir başka birine bakmak değildir.
Aşk birbirine güzel bakmaktır.
Aşk O'ndan başka hiç kimseye bakmamaktır ya da baktığı her şeyde O'nu görmektir.
Durum böyleyken soruyorum sizlere; gözden ırak olan,girdiği gönülden ne kadar uzak olabilir?
Göz görmedi diye gönül sevmekten vazgeçer mi ?
Göz görmese de gönül gönüle bir olunca,görmeyi unutanlardan olmaktır aşk.
Aşk ayrı ayrı yazılır alınlara,birlikte okunur âşıklarda.
Aşk;farklı gönüllerin ayrı dünyaların aydınlatan,ısıtan ve yakan güneşidir.
İster âşık de ister âmâ de...
12 Kasım 2013 Salı
Biz Kimiz ?
Biz diye başlayan cümleler kurmak istedim içimden geldiğince
bizden olanların affına sığınarak…
Biz diye başlayınca şöyle demiştik:
Biz yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişenlerden değiliz.
Biz öldüğü yere gömülmek isteyenlerdeniz.
Biz “nur yolu izde,taş bağırda,sular dizde gideriz”
Biz mücadelenin farklı yollarını benimsedik.
Biz hayallerimizin peşinden bıkmadan usanmadan azimle gideriz.
Biz yorulmayı,uyumayı tembelliği unutanlardanız.
Biz Osman Bey’den,Sultan Yavuz’dan,Fatih’ten,Kanuni’den,Sultan Abdülhamit’ten dersliyiz.
Biz Kerkük’teki Kürt kardeşimiz Mahmud ile Doğu Türkistandaki Uygurlu kardeşimiz Abdullah ile biriz.
Biz İhvan-ı Müslimin’den Esma ile Gazzeli yetim Ayşe ile biriz.
Biz Arakadan’daki Abdullah ile Kenya’daki Ali ile biriz.
Biz Çeçenistan’daki Şamil ile Suriye’deki Muhammed ile biriz.
Biz Burma’da kardeşlerimiz yanmasın,Bağdat’ta bombalar patlamasın derdindeyiz.
Biz Mescid-i Aksa’ da ezanlar susmasın,Mekke işgalden kurtulsun derdindeyiz.
Biz bize can emanetini verenin emanetini hakkıyla teslim etmek derdindeyiz.
Biz İttihad-ı İslam için Ruh-u Cihad ile O’nun (s.a.v) izindeyiz.
Biz bir olmak için çıktık yola,bir olacağımızın en büyük kefili adına….
Biz diye başlayınca şöyle demiştik:
Biz yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişenlerden değiliz.
Biz öldüğü yere gömülmek isteyenlerdeniz.
Biz “nur yolu izde,taş bağırda,sular dizde gideriz”
Biz mücadelenin farklı yollarını benimsedik.
Biz hayallerimizin peşinden bıkmadan usanmadan azimle gideriz.
Biz yorulmayı,uyumayı tembelliği unutanlardanız.
Biz Osman Bey’den,Sultan Yavuz’dan,Fatih’ten,Kanuni’den,Sultan Abdülhamit’ten dersliyiz.
Biz Kerkük’teki Kürt kardeşimiz Mahmud ile Doğu Türkistandaki Uygurlu kardeşimiz Abdullah ile biriz.
Biz İhvan-ı Müslimin’den Esma ile Gazzeli yetim Ayşe ile biriz.
Biz Arakadan’daki Abdullah ile Kenya’daki Ali ile biriz.
Biz Çeçenistan’daki Şamil ile Suriye’deki Muhammed ile biriz.
Biz Burma’da kardeşlerimiz yanmasın,Bağdat’ta bombalar patlamasın derdindeyiz.
Biz Mescid-i Aksa’ da ezanlar susmasın,Mekke işgalden kurtulsun derdindeyiz.
Biz bize can emanetini verenin emanetini hakkıyla teslim etmek derdindeyiz.
Biz İttihad-ı İslam için Ruh-u Cihad ile O’nun (s.a.v) izindeyiz.
Biz bir olmak için çıktık yola,bir olacağımızın en büyük kefili adına….
Düzenli Eylemler
Harfleri dizişinden bildim
Bu kelimeler senin
Hayır! Türkçe’nin değil senin.
Türkçe olsaydı koymazdı o virgülü oraya,
Ayırmazdı harfleri sen yazan yerinden.
Her ünlemde de sitem etmezdi.
Evet! Biliyordum
Mevlana laf sokmazdı öğüt verirdi…!
Nasıl simetrik dizmişsin harfleri
Bu Elhamdulillah’ta senin
Hayır! Arapçanın değil sadece senin.
İslam hamd etmez ki günaha!
Ah! Bu grevide bildim.
Böyle düzenli eylemler ,
Yapamaz hiçbir örgüt
Göz yaşartıcı gidişlerinden bildim işte
Senin…
Bu kelimeler senin
Hayır! Türkçe’nin değil senin.
Türkçe olsaydı koymazdı o virgülü oraya,
Ayırmazdı harfleri sen yazan yerinden.
Her ünlemde de sitem etmezdi.
Evet! Biliyordum
Mevlana laf sokmazdı öğüt verirdi…!
Nasıl simetrik dizmişsin harfleri
Bu Elhamdulillah’ta senin
Hayır! Arapçanın değil sadece senin.
İslam hamd etmez ki günaha!
Ah! Bu grevide bildim.
Böyle düzenli eylemler ,
Yapamaz hiçbir örgüt
Göz yaşartıcı gidişlerinden bildim işte
Senin…
11 Kasım 2013 Pazartesi
Sadakat
Gelişinle güller açar,ruhuma eşsiz bir sadâ kat,
Bahar gelir,gönülden Gül'e düşer sadakat...
Gurbetim sensizliğimdir biner üzerime kat kat,
Beni böyle mahzun,böyle garip eyleme firkat...
Acı Tarife
Saat 10:00 da görüşelim demişti ve bir kahvaltı sofrasında buluşmuştuk.
Çilek reçelini çok sevdigini cok iyi biliyordum.Karşımda oturuyordu,gözleri semâya el açtırıyordu,elleri tertemiz bulutları andırıyordu.Benim hâlim ise ;ellerimin titreyişinden gözlerimin sağanağa davet çıkaran bakışından belliydi,korkuyordum.Hâl bu ki O'nun da umrunda olmayışım akıyordu yüzünden...Çayından henüz bir yudum almıştı ve henüz ilk kelâmı edebilmiştim.Nasılsındı eh işteydi sen nasılsını bile yoktu.Hayatın nasıl gidiyordu çok iyiydi...Sorsaydı benimkini,hayatım O'ydu ve O da gözlerimin içine baka baka gidiyordu.Acım yüzüme aksetmişti O ise konuşurken bile yüzüme bakmayacak kadar olmuştu...
Kahvaltı bitmişti,hiç bir şey konuşamamıştık.Kahve içer misin diye sorduğumda,kıyamet kopuyordu;içerim içmesine de hatrın kalır ben başka yerde içerim demişti,ardından çantasını aldı hoşçakal demeyeceğim,kalamayacağını biliyorum,biraz acı çekeceksin biraz uykuların kaçacak,bazen sırılsıklam da olsan yağmur yağdığını farkedemeyeceksin gözlerin yağışa alıştığından,bazen kilometrelerce yol yürüyüp nerde oldugunu bilmeyeceksin sonra bir masada tek başına otururken iki çay söyleyeceksin senin ki elinde diğeri karşıda soğuyacak ama senin içinde yanan ateş hiç azalmayacak,yangınların olacak su dökenin olmayacak,buz kesecek gönlün ve kimse örtmeyecek diyerek gidişinin yıllar sonrasında yazmaya kalktığım romanın ilk ve son sayfasıdır.
Romanı tadında bırakmak gerek.
Her son mutlu olmuyormuş,her hatıra unutulmuyor ama her hatıra acıtıyormuş.
Mutlu sonlar umutlu hayaller dilerim.
10 Kasım 2013 Pazar
Mühim Mesele
AİT'lik mühim mesele.
temsili olarak ya eşek ya da köpeklik çıkar.Ait olduğuna eşeklik yapma,sadece onun yükünü
omuzlama,yanlışında tepme.Ait olduğuna köpeklik de yapma;sadık bir dost gibi görünüp ilk
hatada saldırma,ısırma.Ait olduğunuza sadakatiniz,vefanız tam;dostluğunuz daim olsun.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)